Ömür...
Has kullar “HER ŞEYE ADINLA BAŞLAR"/Gönüller huşuda, secdede başlar/Sefere çıkarsa eriyle başlar/Sonunda zaferi bildik efendim... “HAZAN”la “GÜLSEM” iki dâvâdır/ “SÎNEDKİ CEVHER” derde devâdır/ "MEDENİYET MİMARLARI" nevâdır/ Tarihten örnekler aldık efendim... “KRİSTAL KELEBEKLER” bir mevâdır/ "GÜL Ü HEZÂR" dilden dile livâdır/ ŞEHİR ŞEHİR YÂR var hem de divâdır Hayatı sekize böldük efendim...

Tarih ve kültür şehri; MERSİN

Türkiye’nin en kalabalık 10. ili olma özelliğine sahip, Türkiye’nin güneyinde yer alan, Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü ve bir liman kenti olan Mersin’de turunçgil bahçeleri arasından yol alırsınız. Zaman zaman da etrafınızda greyfurt ve portakal bahçeleri de görürsünüz.

Şehir merkezindeki Cumhuriyet Alanında, Kültür Merkezi binasının doğu tarafında kurulan ve üç salonunun birinde taş eserler, heykeller, mezarlar, ikinci salonunda tarihi pişmiş toprak, çanak, çömlek, cam ve bronz kaplar, sikkeler, üçüncü salonunda etnografik eserlerin sergilendiği Mersin Müzesi geçmişteki emanetleri geleceğe saklar.

Atatürk, eşi Latife Hanımla birlikte 20 Ocak- 2 Şubat 1925 tarihleri arasında Mersin’i ziyaretlerinde 11 gün boyunca kaldığı, alt katı “Fotoğraflarla ve Belgelerle Atatürk Müzesi” olarak hazırlanmış, üst katta Etnoğrafik değerlerin sergilendiği Atatürk Evi ve Müzesi sivil mimarinin sadelik yanında görkemli etkisi ile anlam kazanan en iyi örneklerinden birisidir.

Mersin ‘in kültürel yaşamına yeni bir renk ve soluk getiren, içinde İhtisas Kitaplığı, Mersin Eğitim Tarihi, Mersin’in Kurtuluşu, Çanakkale Savaşı’nda Şehit Düşen Mersinliler, Mersin Kronolojisi, Mersin camileri ve Kiliseleri, Mersin’de Yaşayan, Yetişen ve iz Bırakanların tanıtıldığı “Kent Tarihi Müzesi” neredeyse 150 yıllık bir sivil mimarinin bir başka örneğidir. Buna eş olarak Mersin Devlet Resim ve Heykel Müzesi ve Galerisiyle,Mersin Deniz Müzesiyle, Tarsus Saint Paul Anıt Müzesiyle, Silifke Atatürk Evi ve Etnografya Müzesiyle, Taşucu Amphora Müzesiyle adeta müzeler şehridir Mersin.

Kentin eski mahallerinde mevcut eserlerin çoğu Türk-İslam eserleridir. Mersin kent içindeki anıtsal yapıların hemen tamamı 19. yy. eseridir.

Osmanlı döneminde Mersin’in yeniden kent olmasında önemli rol oynayan Bezm-i Alem Valide Sultan’ın adına yapılan, kentin en eski İslami yapısı olma özelliği taşıyan kitabesinde Sultan Abdülaziz tarafından Sultan Abdülmecit’in annesi adına 1861 yılında yapıldığı belirtilen, üçgen alınlığı ve payeleri ile yöreye özgü mimari özellikler gösteren Bezm-i Alem Validen Sultan Çeşmesi hala bir saki gibi sunar soğuk sularını gönlü tarihe susamış olanlara.

Üç katlı, zemin katta 2000 kişilk ibadet mekanı ve son cemaat yeri, ayrıca bodrum katında 400 kişilik konferans salonu olan, iç yüzeyinde ilk defa bu camide uygulanan rumi ve hatai desenli Kütahya çinisi ile profilli ve oymalı ahşap malzeme kullanılan, ibadet mekanına giriş tavanında rumi desenli renkli malakari rölyef uygulanmış olan, çini ve ahşap karışımlı mihrabı, 2 şerefeli iki minaresi ile Ulu Camii ve ona arkadaşlık yapan Bezm-i Alem Validen Sultan adına yapılmış, dikdörtgen planlı, ahşap beşik çatılı, tek minareli Eski camii, Müftü Emin Efendi tarafından yaptırılmış, barok tarzı süslemeli ve mihrabı tuğralı Müftü Camii, Selçuklu sultanlarından Alaaddin Keykubat döneminde yaptırılan Alaaddin Camii, Padişah Sultan Mehmet Reşat zamanında, Nüzhet Paşa tarafından 1912 yılında yaptırılan Reşadiye Camii,   minaresinin ahşap olmasından dolayı Tahtalı Cami olarak bilinen Avniye Camiinin nice dualar yankılanır kubbelerinde.

Evliya Çelebi’nin “Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor” diye anlattığı Alahan Manastırı, kesme kireç taşından avlulu anıtsal bir yapı olan İtalyan Katolik Kilisesi, Cambazlı Kilisesi, Aya Thekla Yer altı Kilisesi ve Arap Ortodoks Kilisesi farklı inanışların mekânı olduğunu hatırlatır gelenlere.

Erdemli Paşa Türbesi, Gülnar Zeyne Türbesi ve Şeyh Ömer Türbesi manevi tarihinden haber verir ziyaretçilere.İnanç turizmi açısından da zengin bir tarihi olan Mersin, Eshab-ı Kehf, Danyal Peygamber’in Kabri, St. Paul Kuyusu ve Anıt Müzesi, Aya Thekla ve Alahan Manastırı gibi önemli eserleriyle diğer illeri kıskandıracak bir yapıya sahiptir.

Doğu Akdeniz sahilinde, Toros Dağları eteklerinde önemli bir liman kenti olan Mersin, yürüyüş yapmak isteyenlere eşlik eder palmiye ağaçlarıyla gölgelenen yollarıyla ve 108 km’lik kıyı bölümü ve doğal kumsalları ile Deniz Turizmi yapmak isteyenlere de harika sunumlar yapar denizdeki dalgalar ile.

“Bugün ayın ondördü türküsü”nü çığırarak yürürken yollarında tantuninin kokusu gelir burnunuza.

Herkes varsın gitsin tersine, sen git Mersin’e

Share

Şunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir