Ömür...
Has kullar “HER ŞEYE ADINLA BAŞLAR"/Gönüller huşuda, secdede başlar/Sefere çıkarsa eriyle başlar/Sonunda zaferi bildik efendim... “HAZAN”la “GÜLSEM” iki dâvâdır/ “SÎNEDKİ CEVHER” derde devâdır/ "MEDENİYET MİMARLARI" nevâdır/ Tarihten örnekler aldık efendim... “KRİSTAL KELEBEKLER” bir mevâdır/ "GÜL Ü HEZÂR" dilden dile livâdır/ ŞEHİR ŞEHİR YÂR var hem de divâdır Hayatı sekize böldük efendim...

Üç dilli beyaz şehir; SİİRT

Her şehrin kendine has bir coğrafyası ve o coğrafya içerisinde saklı bir tarihi vardır. Hüzünler ve sevinçler iç içedir tarih sayfalarında. Cadde ve sokaklarında zamanı yaşarken, maddi zenginliklerin faniliğini görürsünüz kabristanlarında. İklim şartlarının izleri sinmiştir alınlarındaki kırışıklıklara. O duyguyla ziyaret ettiğinizde saklı hazineleri keşfedersiniz şehrin siluetinde.

Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının kesiştiği yüksek dağlar ile platolar arasındaki bir alanda kurulu  olan Siirt’te dünyanın bütün değerlerini bulmanız mümkündür. Geçmişten taşıdığı izler onun tarihinin zenginliğini, günümüzdeki yapısı ise geleceğe emin adımlarla yürüyüşünü göstermektedir bize.

Hurri’lerden Urartu’lara, Hitit’lerden Asur’lara, ayak izlerinin saklı olduğu bu şehir, Halid Bin Velid’le İslama teslimiyetin onurunu kıyamete kadar devam ettirecektir. Engin hoşgörüsünün inançlarına da yansıdığı bu coğrafyada dört mezhebin uyumunu görürsün yapım tarihi kesin bilinmeyen asıl adı Hıdrul Ahdar olan ve zamanla değişen Cumhuriyet Camii ile Ulu Caminin saflarında.

Hükümet Caddesi üzerinde yer alan, kesme taştan yapılmış olan kule kare planlı, kulenin tepesi de yukarıda daralan bir kubbeyle örtülü, silmelerle birbirinden ayrılmış dört bölümden oluşan ve yüzeyin üzerinde saat yer alan Saat Kulesi Siirtlilerle hem şehri olmuştur adeta.

Milli Mücadele yıllarında, gönüllü askerler içinde sivil binbaşı rütbesiyle görev almış Şeyh Şerafettin AYDIN ve İbrahim-i Mekevi’nin de bulunduğu sivil ordu ile Ruslara geçit vermeyen bir ilimizdir Siirt.

Habibullah’ın âlime verdiği değerle değerlenmiştir  zamanın mürşidi İsmail Fakirullah hazretleri. Sevgiliyle buluşma yerleridir çilehane olarak bildiğimiz mekânlar. Mühendislik harikasıdır çağını aşan astronomi bilgini İsmail Hakkı Hazretlerinin güneş hadisesi düzeneği. Sevgi çimentosuyla inşa ettiği Kal’e-tül Üstad adıyla bilinen  yığma taş duvarından süzdüğü yeni yılın ilk güneşini saygı aynasından yansıtarak hocasına sunması vefanın en güzel örneğidir geleceğin öğrencilerine.

Cenneti annesinin ayağı altında arayan Sıffın Şehididir Üveys Bin Amir-i Karani. Annesine verdiği sözü tutma uğruna iki cihan serverini göremeden onca yolu geri dönen bir muhadramundur Veysel Karani. Kıymetini bilemediğimiz annelerimize gösterilmesi gereken ihtimamı, “Anne Sevgisi”yle özdeşleşmiş o güzel insanın sırtında taşıma şerefine nail olduğu efendimize ait hırkanın desenleri arasında görürüz.

Üç dilde baskısı olan 47.000 beyitlik divanında âlemde elde ettiği kemalatı dizeleyen Sultan Memduh Hazretlerinin türbesindeki camdan yapılan dünya, cennet ve cehennem tasviri süslemeleri görülmeye değerdir. Övülmüş lakabıyla süslemiştir onu hocası İbrahim Hakkı Hazretleri.

Dört halifenin isimleri işlenmiştir tarihin motifleriyle süslü camilerinin minarelerine. Sahabeleri saklar kucağında evliyalar kenti bu şehir. Onlarca medeniyetin sayısız eserlerini özenle korumaktadır Siirt. Şairlerin ifadesiyle bu beyaz kent, kendine has mimarisiyle Anadolu’nun diğer şehirlerinden çok farklıdır. Türbeleri, kaleleri, köprüleri ile buram buram tarih kokmaktadır bu il. Doğal güzelliklerin içinde büyümüştür bu yapılar. Hastalıklara şifa kaplıcaları, en eski medeniyetlerin evleri mağaralar, gönül dünyanıza akan ırmakları, Botan Kanyonu ve Vadisi, Atlama Taşı, Sulha Vadisi, göletleri ve daha sayısız doğal güzellikleri ile ayrıcalıklıdır diğer iller arasında.

Ruhu dinlendiren ve doyuran manevi iklimi yanında vücudu da besleyen nadide yemekleri vardır Siirt’in. Sabah hayata kekik kokulu büryan ile başlarsınız. Kitel doyurucudur yemeklerin başında. Perde pilavının tadını günlerce hissedersiniz damaklarınızda. Pervari balı şifadır dünyevi dertlerinize. Çay sohbetlerinin vazgeçilmez arkadaşıdır yeşil altın duruşuyla Siirt fıstığı. Bıttım sabunu sadece dünyevi kirler için üretilmemiştir adeta. Battaniyesi yaz sıcaklığını aratmaz size soğuk gecelerde. Peygamber sanatları hala devam eder eski şehrin dar sokaklarında.

    Baykan’dan Eruh’a, Kurtalan’dan Pervari’ye, Şirvan’dan Tilloya ilçeleriyle bir bütün olan bu tarihi şehrin insanlarının yüreklerine İbrahim Hakkı Hazretlerinin vefası sinmiştir. Misafirperverliği dillere destandır Dar-ı Said’in. Geçmişten geleceğe devam eden kültürel mirasını süslemiştir insanların cana yakınlığı. Kendi evinizdeki gibi hissedersiniz kendinizi bu ilde. Unutulmayacak bir iz bırakır dimağlarda bu ilin gönül insanları. Tekrar gelebilmek ümidiyle ayrılırsınız bu şehirden.   

Share

Şunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir