Ömür...
Has kullar “HER ŞEYE ADINLA BAŞLAR"/Gönüller huşuda, secdede başlar/Sefere çıkarsa eriyle başlar/Sonunda zaferi bildik efendim... “HAZAN”la “GÜLSEM” iki dâvâdır/ “SÎNEDKİ CEVHER” derde devâdır/ "MEDENİYET MİMARLARI" nevâdır/ Tarihten örnekler aldık efendim... “KRİSTAL KELEBEKLER” bir mevâdır/ "GÜL Ü HEZÂR" dilden dile livâdır/ ŞEHİR ŞEHİR YÂR var hem de divâdır Hayatı sekize böldük efendim...

Şehzadeler şehri; AMASYA

Adına türküler yazılan ve üzerindeki Alçak Köprü, Kunç Köprü, Hükümet Köprüsü gibi tarihi köprülerin ayaklarını okşayarak boz bulanık şekilde kıvrım kıvrım akan Yeşilırmak’ın kıyısına kurulmuş ve onun şekline bürünmüş, iki devasa kayanın arasında uzun ince uzanan, her bir adımı tarih, sanat, bilim, medeniyet kokulu, padişahların köşkü ve ikamet yerleri sayılan “Kasrü’s-Selâtîn”dir Amasya.

On bir şehzadenin valilik yaptığı ve içlerinden Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, II Murat, Fatih Sultan Mehmet, Sultan II. Bayezid, III Murat ve Yavuz Sultan Selim’in padişah olduğu, akıl erbabının ve hükümet edenlerin şehri de denen “Medinetü’l-Hükemâ”, fetihlerin mazharı “Dârü’l-Fütûh” tur Amasya

İçinde saraylar, cephaneler, ambarlar, su sarnıçları, Kral Kaya Mezarları, nehre kadar inen gizli geçitlerin bulunduğu ve şehri her an gözetimi altında saklayan, Ayna kalesi veya Aynalı hisârıyla Hısnü’l-Mir’at” dır Amasya.

Dünyaca ünlü coğrafyacı Starobon, ilk kadın divan şairi Mihri Hatun ve hattatlar ustası Şeyh Hamdullah gibi alimleriyle “Kubbetü’l-Ulemâ”, Halifet Gazi Türbesi, Cumudar Türbesi, Torumtay Türbesi, Hamdullah Efendi Türbesi, Pir Sücaeddin İlyas Türbesi, Şirvanlı İsmail Türbesi gibi türbeleriyle evliyanın toplandığı ve defnedildikleri yer sayılan “ Türbetü’l-Evliyâ” dır Amasya.

1914 yılında çekilmiş bir fotoğraftan esinlenerek yapılan, o yılların şehir dokusu ve kültürel yapısını birebir yansıtan, nostaljik bir görünüm arz etmekte ve gündüzünü izlerken akabinde 2300 yıldız simülasyonu ve şehir aydınlatmaları ile gecesini de yaşayacağınız Minyatür Amasya Müzesi’yle, Anadolu şehirlerinin Bağdat‘ı “Bağdâdü’r-Rûm”dur Amasya.

Şırvanlı Camii, Hatuniye Camii, Şamlar Camii, Mehmet Paşa Camii, Yörgüç Paşa Camii, Bayezid Paşa Camii, Gümüşlü Camii, Burmalı Minare Camii, Fethiye Camii ve cami, medrese, imaret, türbe, şadırvan ve çeşmeden ibaret külliye olarak yapılmış, her iki minare hizasında bulunan yaşlı çınar ağaçlarının külliye ile yaşıt olduğu tahmin edilen ve Amasya’nın simgesi haline gelmiş II. Bayezid Külliyesi ile izzet ve saadetin hânesi ve merkezi, Dârü’l-İzz’dir Amasya.

Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen plan şeması, büyük yay kemerli kapısı, ortasında bulunan sekizgen avlunun etrafı her kenarda bulunan dörder sütun ve bu sütunlar üzerine oturan sivri kemerli revaklarla çevrelenmiş, üzerleri tonozlu bu revaklardan öğrenci odalarına geçilen, Amasya’da en yüksek derecede eğitim ve öğretimin yapıldığı, birçok ilim adamının müderrislik yaptığı, 530 yıldır hafız yetiştiren Büyük Ağa Medresesi gibi otuzaltı medresesi, sekiz mektebi ve sekiz Dârü’l- Kurrâsı ile nusret ve zaferin hânesi ve merkezi “Dârü’n-Nasr” dır Amasya.

İlhanlılar zamanında Sultan Olcayto ve eşi İldiz Hatun adına Anber Bin Abdullah tarafından 1308 yılında yaptırılmış, Selçuklu ve Osmanlı zamanlarında da hastaları iyileştirme ve tıp eğitimi için kullanılan, hani ölümsüzlük iksirini bulduğu söylenen ve fakat Amasya köprülerinden birinden geçerken karışımını düşürdüğü rivayet edilen efsanevi doktor Lokman Hekim’i hatırlatan, dünya’da ilk defa akıl hastalarının müzik ve su sesiyle tedavi edildiği, damlayan damlalardan yükselen müzik seslerin ziyaretçileri hüzünlü bir tarihi yolculuğa çıkardığı Bimarhane’siyle Darüşşifa’dır Amasya.

Hükümet Konağı’nın hemen yanında, köprünün kuzey başında bulunan, ilk kez 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılmış ve daha sonra hasar gördüğü için yıkılıp 2002 yılında yeniden inşa edilmiş olan, zamanı göstermesinin yanı sıra milli mücadele tarihini de hatırlatan farkıyla Amasyalılar için ayrı bir anlamı olan Amasya Saat Kulesi bir bekçi gibi bekler Amasya’yı.

Pir Sücaattin İlyas Türbesi’nin önünde bulunan ve küçük bir amfi tiyatro görünümünü andıran Yankı Taşı’ndan yansıyan sesi sadece siz duyar şaşkına dönersiniz. Binlerce yıldır Amasya’nın bağrında bir gerdanlık gibi duran “Ferhat Su Kanalı”, efsanevi aşkları ile ölümsüzleşen Hüsrev-ü Şirin veya Ferhat ile Şirin’in hikayesinin, Şirin’e olan sevdası uğruna kilometrelerce uzunlukta dağları delerek, suyu getiren meşhur bir nakkaş olan Ferhat’ın sevdasının dağlardaki izidir.

Yeşilırmak sahil şeridinde gerdana dizili mücevherler gibi, tarihi sur duvarı üzerine, ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu olarak, kırma ya da beşik çatı üzeri oluklu kiremitle örtülü geleneksel Osmanlı Evleri, tarihten aldığı güzelliklerle gündüz ayrı gece ayrı bir görsel oluşturur seyredenlere.

Tunç Çağı’ndan Hitit Çağı’na, Urartu Çağı’ndan Frig Çağı’na, İskit Çağı’ndan Roma Çağı’na, 11 ayrı medeniyete ait arkeolojik, etnografik, sikke, mühür, çanak, çömlek, silah, alet, saat, bayrak, sancak, el yazması ve mumya olmak üzere yaklaşık yirmidörtbin civarında eserin sergilendiği Amasya Arkeoloji Müzesi, dünya tarihini sunar size.

Amasya’yı en tepeden, Çakallar Mevkii’nden seyreder, hayran kalır ve asla unutamazsınız. 

Share

Şunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir