Ömür...
Has kullar “HER ŞEYE ADINLA BAŞLAR"/Gönüller huşuda, secdede başlar/Sefere çıkarsa eriyle başlar/Sonunda zaferi bildik efendim... “HAZAN”la “GÜLSEM” iki dâvâdır/ “SÎNEDKİ CEVHER” derde devâdır/ "MEDENİYET MİMARLARI" nevâdır/ Tarihten örnekler aldık efendim... “KRİSTAL KELEBEKLER” bir mevâdır/ "GÜL Ü HEZÂR" dilden dile livâdır/ ŞEHİR ŞEHİR YÂR var hem de divâdır Hayatı sekize böldük efendim...

İlklerin şehri, âşıklar diyarı; UŞAK

Milli mücadele yıllarında, 29 Ağustos 1920 de Yunanlılar tarafından işgal edilen Uşak, iki yıl iki gün süren işgalden, maddi ve manevi bakımdan birçok zarara uğrayarak, 1 Eylül 1922 günü kurtulur ve Cumhuriyet Türkiye’sinde ilk girişimlerle sanayi hamlesini başlatır.

Ege Bölgesinin iç batı Anadolu bölümünde, Ege Bölgesi ile İç Anadolu bölgesinin birbirlerinden ayrıldığı iç batı Anadolu eşiğinin bat kenarında yer alan Uşak, daha çok kara ikliminin hüküm sürdüğü, yazları sıcak, kışları uzun ve sert bir iklime sahiptir.

Günden güne gelişen ekonomik ve sosyal yapısı ile ege de bir eğitim ve kültür merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Uşak’a karayolu, demiryolu ve havayolu ile ulaşmak mümkündür.

Türkiye’nin ilk elektrik kullanan, ilk çok ortaklı şirket olma özelliğiyle ilk şeker fabrikasının kurulduğu, ilk atlı cirit oyunu müsabakasının yapıldığı, ilk demir yolu hattının geçtiği, ilk voleybol müsabakalarının oynandığı, Mareşal Fevzi Çakmak’ın ilk defa mareşallik rütbesini taktığı, ilk çocuk kütüphanesinin açıldığı, ilk Şayak Fabrikasının kurulduğu şehir olan Uşak ilklerin başlatıldığı bir şehirdir.

45 km uzunluğundaki dünyanın en büyük ikinci kanyonu, sarayları süsleyen eşsiz halıları, soğuk kış gecelerinde sımsıcak yuvalar bahşeden battaniyeleri ve derileri ile diğer şehirlerden bir adım önde olan bu şehir gezenleri 5000 yıllık bir tarihi yolculuğa çıkarır.

Şehrin göbeğinde İstiklal Harbinin simgesi, 16 metre yüksekliğindeki tunç anıt bütün heybetiyle karşınızda durur. Yeşil alanları, bahçe ve şelale düzenlemeleri ile şehri gezenlere harika bir serüven yaşatır. Köklü Anadolu tarihi ve kadim medeniyeti ile geçmişten geleceğe yürüyen bu şehrin insanları dini ve milli değerlerine bağlılığı ve yaşatması ile taht kurarlar misafirlerin gönlünde. Restore edilen iki katlı Uşak evleri geçmiş nesillerin geleneksel hayat tarzını sunar size. Uşak çarşısında hala yankılanan “Ay bulutta bulutta / mendilim kaldı dutta”, “Ekinler ekilirken”, “Uşak’tır bizim ilimiz / güzeldir düğünlerimiz” türkülerini duyabilirsiniz. Zeybek oyunuyla eşlik etmek istersiniz türkülerine. Banaz ilçesinde yerden fışkıran suyun sıcaklığını içinizde hissedebilirsiniz.

Kadim medeniyetin gölgesinde doğup büyüyen gençlerin gözlerinde gelecek aydınlık yarınları seyredebilirsiniz. Atalarından aldıkları mirasın bilincinde oldukları her hareketinden belli olan bu gençlik bizim arzu ettiğimiz gençliğin ta kendisidir. Bu şehri gördükten sonra geçmişe ait sorularınızın cevabı yanında geleceğe ait korkularınızın çaresini de buluyorsunuz.  

Uşak iline ziyarete gelenlerin, Milli Mücadele yıllarında Uşak karargâhı olarak kullanılan eski bir konak olan ve Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi giyim eşyaları ve takılarının sergilendiği Atatürk ve Etnografya Müzesi’ni, günümüzden 5000 yıl öncesinden başlayıp Bizans dönemine kadar olan eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesi’ni, Uşak’ın mimari güzelliğini gösteren yapıtlardan iki katlı ve taş yapı olan Paşa Hanı’nı, iki katlı ve taş kullanılarak yapılan ve sarraflar çarşısı haline getirilen Bedesten’i, Karun Hazinelerini, Germiyan Beyliği devrinin özelliğini taşıyan Ulu Cami’yi, Ulu Cami’den 158 yıl sonra yapılmış Burmalı Camii’ni ve Yıldızlı Uşak halısını görmeden, Eşme Kilimlerine dokunmadan, bir de içinde on sekiz doktor taşıdığı söylenen Uşak Tarhanasını içmeden, katmer ve tahin helvasını yemeden ayrılmaması gerekir.

8000 beyti aşan manzumesiyle, XIV. asır Anadolu Türkçesi Edebiyatının en büyük şairi, hekim, hattat, ressam ve âlim bir kişi olan Ahmedi’yi ve Cumhuriyet döneminin saygın şairlerinden, memleket renklerini ve manzaralarını yansıtan duygulu, zevk, şekil, kalıp ve vezin yönlerinden sağlam şiirleriyle hecenin beş şairinden biri olarak tanınan Ömer Bedrettin Uşaklıgil’i hatırlamadan geçemezsiniz bu şehirden.

Herkese ayrı bir sunum yapan başarılı bir sanatçı gibi karşınızda duran bu şehre hayran kalırsınız. Kısa bir zaman diliminde tarihinden kültürüne, yemeğinden türküsüne, misafirperverliğinden mütevazılığine kadar tanıdığınız ve geçmişinden geleceğine yolculuk yaptığınız bu şehri kalbinizin en güzel yerine oturtur öylece ayrılırsınız buradan. Her ayrıntısını günlerce seyretmek için geniş bir zaman diliminde tekrar gelmek için söz verirsiniz kendi kendinize. İçinde yaşayanların gözlerinde adeta bunu ilk defa gelenler kadar hissettiğine şahit olursunuz ve kıskanırsınız bu şehri onlardan.

Share

Şunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir